En son konular | » HanPara Almanın Basit YoluCuma Haz. 24, 2011 8:56 am tarafından legolas307 » Oyunda yeniyim yardım lutfen..Ptsi Haz. 20, 2011 10:12 pm tarafından bilginbilgin » YENİ BAŞLIYACAĞIM YARDIM EDİN !.. Cuma Haz. 17, 2011 3:31 am tarafından 3R3N » S.a 68 lvlyardımSalı Şub. 01, 2011 2:32 am tarafından hylprst » Elinizden Para Çıkmadan Hanpara Almanın Nacizane Yolu..Perş. Kas. 18, 2010 11:56 pm tarafından jandash » CEHENNEM ANAHTARI NE İŞE YARARPtsi Ekim 18, 2010 12:00 pm tarafından Misafir » %25Casus ALiNiRÇarş. Ekim 13, 2010 9:47 am tarafından Misafir » Pet ÇeşitleriPerş. Tem. 15, 2010 3:00 am tarafından UchihaMaDaRa » İlginç Hikayeler.....!Salı Tem. 13, 2010 1:44 am tarafından KuSi» gül peleriniiiC.tesi Mayıs 08, 2010 12:32 am tarafından dadan54 |
Kimler hatta? | Toplam 3 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 3 Misafir Yok Sitede bugüne kadar en çok 134 kişi Ptsi Tem. 31, 2017 10:03 pm tarihinde online oldu. |
| | İlginç Hikayeler.....! | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: İlginç Hikayeler.....! Salı Ekim 20, 2009 6:18 am | |
| GERÇEK SEVGİYİ BULMAK...... Kadin her sabah oldugu gibi o günde beyaz degnegi ve el yordami >ile otobüse >binmisti. soför: >-Soldan üçüncü sira bos hanimefendi, dedi. > >Kadin 32 yasinda güzel bir bayandi ve esi oldukça yakisikli bir >deniz subayi idi. Bundan bir kaç ay önce yanlis bir teshis sonucu >gerçeklestirilen ameliyatla gözlerini kaybetmisti genç kadin ve >asla göremeyecekti. > >Kocasi ameliyattan sonra aci gerçegi ögrenince yikilmis ve kendi >kendine bir söz vermisti. Asla karisini yalniz birakmayacak, ona >sonuna kadar destek olacak, kendi ayaklari üzerinde durana kadar >cesaret verecekti. >Günler geçiyordu. Kadin her geçen gün kendini daha kötü >hissediyor, çok sevdigi kocasina yük oldugunu düsünüyordu. Esinin >bu içine kapanik,karamsar hali kocayi çok üzüyordu. Bir an önce >bir seyler yapmasi gerekiyordu, karisi günden güne kendi içine >kapanik dünyasinda kayboluyordu. >Bütün gün düsündü koca, nasil yardim edebilirim güzeller güzeli >esime diye. Birden aklina esinin eski isi geldi. Geri dönmesini >isteyecekti. Ama bunu ona nasil söyleyecekti, çünkü artik çok >kirilgan ve nesesizdi. Bütün cesaretini toplayarak aksam karisina >konuyu açti. Karisi dehsetle gözlerini açti: > >-Ben bunu nasil yaparim ben körüm, diye bagirdi. > >Kocasi ona destek olacagini, her sabah kendisinin ise >birakacagini ve aksamlari da is çikisinda alacagini ve ona çok >güvendigini söyledi. >Çünkü esini taniyordu ve bunu basarabilecegini biliyordu. Kadin >büyük bir umutsuzlukla kabul etti çünkü esini çok seviyordu ve >onu kirmak istemiyordu. Her sabah esini isine birakiyor ve >aksamlari da aliyordu fedakar koca. Günler böyle ilerledi, karisi >eskisinden biraz daha iyiydi. Fakat kocasi daha fazlasini >istiyordu, kendisine söz vermisti sonuna kadar gidecekti. Aksam >karisina: > > >-Artik ise kendin gidip gelmelisin, dedi. > >Kadin sasirmisti. Bunu asla yapamayacagini söyledi. Kocasi israr >edince onu yine kiramadi ve bütün cesaretini topladi. Bunu >kendisi de istiyordu ama o kadar güveni yoktu. > >Sabahlari kadin artik otobüs duragina kendisi gidiyor, otobüsüne >>biniyor ve otobüsten inerek isine gidebiliyordu. Günler günleri >kovaladi, hiç bir problem yoktu. Yine bir gün otobüse binerken, >soför: >- Sizi kiskaniyorum, hanimefendi dedi. > >Kadin kendisine söylenip söylenmedigini anlayamadan, neden diye >sordu. Soför: >- Çünkü her sabah sizin arkanizdan bir deniz subayi genç adam >otobüse biniyor ve bütün yol boyunca sevgi ile size bakiyor, >otobüsten indikten sonra yesil isikta yolun karsisina geçmenizi >bekliyor siz binaya girdikten sonra arkanizdan öpücük yollayip >size her gün sevgiyle el salliyor, dedi. > >HERKESIN BU >KADAR SEVMESI VE SEVILMESI, >HEPSINDEN DE ÖNEMLISI BÖYLE BIR SEVGIYI HAK EDECEK >INSANI BULMASI DILEGIYLE... | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| | | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Salı Ekim 20, 2009 6:33 am | |
| ŞEYTAN VARMIDIR....? Bir üniversite profesoru ogrencilerine su soruyu sorar; -'Var olan herseyi Tanrimi yaratti?' Cesur bir ogrenci ayaga kalkar ve yanitlar. -'Evet herseyi Tanri yaratti!' Profesor sorusunu yineler ve ogrenci yine 'evet efendim' diye yanitlar. Profesor devam eder; -'Eger herseyi yaratan Tanri ise ve seytan var olduguna gore seytani da Tanri yaratmis olur ve calismalarimizda uyguladigimiz 'Kesinlestirme' prensibine gore de Tanri seytandir. Ogrenci boyle bir onerme karsisinda sasirir ve yerine oturur.Profesor ise ogrencilerine bir kez daha Tanri'nin icindeki kaderin bir efsane oldugunu kanitlamaktan oturu oldukca mutludur. Bu arada bir ogrenci ayaga kalkar ve; -Bir soru sorabilirmiyim profesor? der.Profesorde sorabilecegini soyler. Ogrenci ayaga kalkar ve 'Soguk varmidir? diye sorar. Profesor; Nasil bir soru bu boyle,tabiki vardir ' diye yanitlar. 'Sen hic soguktan usumedinmi?' Ogrenci ; -'Aslinda, fizik yasalarina gore soguk yoktur. Yasamda/realitede biz sogugu sicakligin yoklugu olarak dusunuruz.Herkes veya nesneler o enerji oradaysa veya bir sekilde enerji iletiyorsa onu deneyimler. Ornegin,Absolute 0 (-460 derece F) sicakligin kesin yoklugudur (hic olmadigi seviyedir). Tum maddelerin bu seviyede reaksiyon verme ozellikleri bozulur ve degisir. Soguk yoktur, o yalnizca sicakligin yoklugunda duyumsadiklarimizi tarif etmek icin yarattigimiz bir kelimedir' der ve devam eder, - Profesor, karanlik varmidir? Pofesor ; -'Tabiki vardir'. Ogrenci yanitlar, -'Korkarim gene yaniliyorsunuz efendim.Cunku,Karanlik ta yoktur.Yasamda/realitede karanlik isigin yoklugudur.Biz isik uzerinde calisabiliriz ama karanligi calisamayiz.Gercekte,biz Newton'un prizmasini kullanarak beyaz isigi kirar ve renklerin cesitli dalga uzunluklari uzerinde calisabiliriz.Ama karanligi olcemeyiz. Bir basit isik isini karanlik bir mekani aydinlatarak karanligi kirmis olur yani karanligi gecersiz kilar. Siz belli bir mekanin/uzayin ne kadar karanlik oldugundan nasil emin olursunuz? Isigin miktarini olcersiniz! Bu dogrudur degilmi? Karanlik insanlik tarafindan, isigin olmadigi yer/mekan icin kullanilan bir kelimedir. Son olarak ogrenci profesore gene sorar; -'Efendim seytan varmidir? Bu kez profesor pek emin olamamakla birlikte yanitlar; -'Tabiki, acikladigim gibi, biz onu her gun ,her yerde onu goruruz.Seytan/kotuluk bir kisinin baska bir kisiye her gun sergiledigi insaniyetsizliginin bir ornegidir.O, dunyadaki islenmis tum suclarda,siddette yer alir. Bunlarin tumu seytanin kendisinden baska bir sey de degildir.' der. Ogrenci devam eder; -'Seytan yoktur efendim. Yani o kendi basina yoktur. Seytan basit olarak Tanrinin yoklugudur.O aynen karanlik ve soguk ta oldugu gibi insanin tanrinin yoklugunu tarif etmek uzere yarattigi bir kelimeden ibarettir.Tanri seytani yaratmadi. Seytan/kotuluk insanin tanrisal sevgiyi yureginde duyumsamadigi zaman deneyimlediklerinin bir sonucudur.O aynen sicakligin olmadigi yere gelen soguk ya da isigin olmadigi yere gelen karanlik gibidir. Profesor yerine oturur. Genc ogrencinin adi Albert Einstein'dir. | |
| | | Diego Yönetici
Kayıt tarihi : 27/09/09 Mesaj Sayısı : 160 Nerden : Samsun
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Salı Ekim 20, 2009 7:10 am | |
| Çok güzel hikayeler. Bu sebeple konuyu sabitliyorum. Kişisel yorum katarsam : İlk hikayedeki sevgiye her insanın ihtiyacı var. Yaşamdaki en değerli şey ailedir. İkinci hikayede ise bazen en zeki insanın bile yanılabildiğini görüyoruz. İkinci hikayede Profesör'ün yanıldığını Einstein, Einstein'ın yanıldığını da içimizdeki Allah inancı gösteriyor. | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Salı Ekim 20, 2009 7:36 pm | |
| İkinci hikayeyi iyi okumanı tavsiye ederim çağrı! Çünkü einstein dünyadaki en dindar bilim adamıdır:D | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Salı Ekim 20, 2009 7:40 pm | |
| EVLİLİLK YÜZÜĞÜ...... Neden evlilik yüzüğü yüzük parmağına takılır biliyor muydunuz ?..Yaşamınız boyunca lazım olur mu bilmem ama aklınızda bulunsun...
evlilik yüzüğü neden hep aynı parmağımızdadır yani neden işaret parmağı baş parmak ya da serçe parmak değil de neden yüzük parmak...
evlilik yüzüğünü ilk defa eski mısır prensesi nefertiti takmıştır... o yıllardaki tıbbın ne kadar ilerde olduğu ayrı bir tartışma konusudur ama yüzyıllar sonra anlaşılmıştır ki direk kalbe giden tek damar evlilik yüzüğünü taktığımız parmaktadır.. başka hiçbir parmağımızdan direk kalbe giden bir damar yoktur.. | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Salı Ekim 20, 2009 8:06 pm | |
| AKIL OYUNLARI 1........ Tamamen gerçek bir öyküdür.
Nebraska'da yasli bir adam yasardi. Patates ekini icin bahceyi bellemesi gerekiyordu, lakin bu cok zor bir isti. Tek oglu olan David ona yardim edebilirdi fakat o da hapisteydi. Yasli adam ogluna bir mektup yazdi ve muskulatini izah etti. Sevgili David, Patates bahcemi belleyemeyecegimden kendimi cok kötü hissediyorum. Bahceyi kazmak icin oldukça yaslanmis sayilirim. Burada olsan bütün derdim bitecekti. Biliyorum ki sen bahceyi benim icin hallederdin. Sevgiler Baban
Bir kac gun sonra oglundan bir mektup aldi
Babacigim, sakın bahceyi kazma, ben oraya cesetleri gömmüstüm. Sevgiler David
Ertesi gun sabaha karsi 4'de FBI ve yerel polis cikageldi ve tüm bahçeyi kazdi lakin hic bir cesede rastlamadilar. Yasli adamdan özür dileyerek gittiler. Ayni gün yasli adam oglundan bir mektup daha aldi.
Babacigim, Simdi patatesleri ekebilirsin. Bu sartlarda yapabilecegimin en iyisini yaptim. Sevgiler David | |
| | | Diego Yönetici
Kayıt tarihi : 27/09/09 Mesaj Sayısı : 160 Nerden : Samsun
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Çarş. Ekim 21, 2009 12:15 am | |
| Aslanım david. Paylaşım için teşekkürler. | |
| | | akoz61
Kayıt tarihi : 10/10/09 Mesaj Sayısı : 58 Nerden : Ankara
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Çarş. Ekim 21, 2009 12:19 am | |
| GZLMİŞ | |
| | | kha!
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 5 Nerden : Adana
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Çarş. Ekim 21, 2009 3:49 am | |
| | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Çarş. Ekim 21, 2009 7:57 pm | |
| Her işte bir hayır vardır......! Bir zamanlar Afrika da ki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının,ister iyi olsun ister kötü,her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi: "Bunda da bir hayır var!" Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu. Durumu gören arkadaşı her zamanki sözünü söyledi: "Bunda da bir hayır var!" Kral acı ve öfkeyle bağırdı: "Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu? "Ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşını zindana attırdı. Bir yıl kadar sonra, kral insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamıyla birlikte avlanıyordu. Yamyamlar onları ele geçirdiler ve köylerine götürdüler. Ellerini,ayaklarını bağladılar ve köyün meydanına odun yığdılar. Sonra da odunların ortasına diktikleri direklere bağladılar. Tam odunları tutuşturmaya geliyorlardı ki, kralın başparmağının olmadığını fark ettiler. Bu kabile, batıl inançları nedeniyle uzuvlarından biri eksik olan insanları yemiyordu. Böyle bir insanı yedikleri takdirde başlarına kötü olaylar geleceğine inanıyorlardı. Bu korkuyla, kralı çözdüler ve salıverdiler. Diğer adamları ise pişirip yediler. Sarayına döndüğünde, kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman oldu. Hemen zindana koştu ve zindandan çıkardığı arkadaşına başından geçenleri bir, bir anlattı. "Haklıymışsın!" dedi. "Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış. İşte bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum.Yaptığım çok haksız ve kötü bir şeydi. " "Hayır" diye karşılık verdi arkadaşı. "Bunda da bir hayır var." "Ne diyorsun Allah aşkına?" diye hayretle bağırdı kral. "Bir arkadaşımı bir yıl boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir." "Düşünsene, ben zindanda olmasaydım, seninle birlikte avda olurdum,değil mi? !!! " | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Çarş. Ekim 21, 2009 8:14 pm | |
| Ne Güzel Cahildik.... Dışarıda kar… Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki. Kuzinenin üzerinde demir maşa… Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri. Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu… Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli. Ekmek her zaman ekmek gibi… Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restaurant katlarında, boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım? Dışarıda kar… İçeride kanaat… İçeride huzur. O beyaz örtünün gelişi sürpriz olurdu. Şimdiki gibi üç günlük hava tahmini, kar yağışı için dakikalı randevu falan yoktu. (Meteoroloji tutturamadığı zaman o kadar seviniyorum ki…) Krize de girmezdik. İran’ı hiç takmazdık. Yakacak bir şeyler olurdu her zaman. Ve kuzine hem ısıtır hem de pişirirdi… Bize kalan kışın ve karın tadını çıkarmaktı… Mumumuz, gaz lambamız vardı. Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç. Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer, kokusuna râm olurduk. Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu. Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar… Bir çoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve besleyici bir masal dünyası… Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi? Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı. Çay da kokardı… Domates de… Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu. Dışarıda kar… İçeride huzur… Türban krizi, doğalgazın kesilme korkusu, yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi… Kimin umurunda… Ne güzel cahildik. Mutluluğun resmini çiziyorduk. Murat Başaran | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Çarş. Ekim 21, 2009 8:31 pm | |
| Dünyanın En iyi Avukatının Tek Kaybettiği Dava,..... Ünlü bir futbolcu karısını öldürmekle suçlanıyordu. Futbolcu yakalanmıştı. Ama karısının cesedi ortada yoktu.
Durusma Amerikan filmlerindeki gibiydi. Futbolcu sanık sandalyesinde oturuyordu. Kucak dolusu parayla tuttuğu avukatı jüriyi ikna etmeye uğraşıyordu: "Sayın jüri üyeleri, müvekkilimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum. Buna az sonra sizler de inanacaksınız. Neden mi? Bakın, şimdi 1'den 10' a kadar sayacağım ve müvekkilimin öldürdüğü iddia edilen karısı bu kapıdan içeri girecek... 1, 2, 3, 4, 5, 6,7, 8, 9, 10..."
Bütün jüri kapıya döndü. Kimse girmedi içeri. Avukat bir savunma dahisiydi,öldürücü hamlesini yaptı: "Bakın, siz de kadının öldüğüne inanmıyorsunuz.Çünkü hepiniz içeri girecek diye kapıya baktınız. işte kararı buna göre vermenizi talep ediyorum." Jüri, ünlü futbolcuyu suçlu bulduğunu bildirdi ve dava bu sekilde sonuçlandı. Mahkeme çıkışında avukat, bayan jüri başkanına yaklaştı: "10' a kadar saydigimda siz de diğer üyeler gibi kapıya bakmıştınız.Neden böyle bir karara imza attınız?"
"Doğru" dedi jüri başkanı; "Ben de kapıya baktım, ama müvekkiliniz kapıya bakmiyordu...!!!" | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Çarş. Ekim 21, 2009 8:47 pm | |
| Üç Altın Heykel...... İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar ama Her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günleri, bayramlar da İlginç armağanlar göndererek karşıdakine zekâ gösterisi yapma fırsatlarıydı.
hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağırdı. İstediği ; birer karış yüksekliğinde, altından, birbirinin Tıpatıp aynısı üç insan heykeli yapmasıydı. Aralarında bir fark olacak ama bu farkı sadece ikisi bilecekti. Heykeller hazırlandı ve doğum gününde Komşu ülke hükümdarına gönderildi. Heykellerin yanına bir de mektup konmuştu. Şöyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar : "Doğum gününü bu üç Altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir. Ama içlerinden biri diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver." Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttırdı. Üç altın heykel Gramına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırttı. Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler ama aralarında bir fark göremediler. Günler geçti. Bütün ülke hükümdarın sıkıntısını duymuştu ve kimse çözüm bulamıyordu. Sonunda, hükümdarın fazla isyankâr olduğu için zindana attırdığı bir genç haber gönderdi. İyi okumuş, akıllı ve zeki olan bu genç, hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana atılmıştı. Başka çaresi olmayan hükümdar bu genci çağırttı. Genç önce heykelleri sıkı sıkıya inceledi, sonra çok ince bir tel getirilmesini istedi.
Teli birinci heykelciğin kulağından soktu, tel heykelin ağzından çıktı.
İkinci heykele de aynı işlemi yaptı. Tel bu kez diğer kulaktan çıktı.
Üçüncü heykelde tel kulaktan girdi ama bir yerden dışarı çıkmadı.
Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyor, oradan öteye gitmiyordu. Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara cevabı yazdı :
''Kulağından gireni ağzından çıkaran insan makbul değildir. Bir kulağından girip diğer kulağından çıkıyorsa o insanda makbul değildir.. Ama kulağından giripte içinde tutmasını bilen gerçekten çok değrli insandır. Hediyen için çok teşekkür ederim aziz dostum...'' | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Çarş. Ekim 21, 2009 8:56 pm | |
| Göz çukuru..... Halinden yoksul olduğu anlaşılan bir adan,deniz kenarında oltayla balık tutuyordu.Tesadüfen oradan geçmekte olan ülkenin padişahı bu gariban adamla ilgilendi ve ona. -”Oltana ben burada iken ilk takılan şey ne olursa sana onun ağırlığınca altın vereceğim,” dedi. Biraz sonra oltaya takıla takıla ortası delik bir kemik takıldı.Hükümdar balıkçıya, -”Ne yapalım,şansın bu kadar,oltana ağır bir şey takılmadı” diyerek alıp sarayına götürdü. Saraya varınca adamlarına,balıkçıya elindeki kemiğin ağırlığınca altın vermelerini emretti.Kemiği terazinin kefesine koydular,öbür kefesine de altın koymaya başladılar.Beş,on ,yirmi,elli diyerek altınları koydular ama kemik yerinden oynamıyordu.Görünüşte dört beş altını zor tartar göründüğü halde,tahminlerin on milli üzerinde altın koydular kemik bana mısın demedi.Altını doldurmaya devam ettiler,terazinin kefesi doldu taştı ama kemik tarafı yerinden kımıldamıyordu.Bunda bir sır olduğunu anladılar. Bir bilgeyi çağırıp bu sırrın ne olduğunu sordular.Bilge kemiği eline alıp şöyle bir baktıktan sonra şu açıklamada bulundu. ” Bu kemik açgözlü bir insanın göz çukurudur.Siz bunu tartmak için bütün hazineyi koysanız yine yerinden oynamaz.Çünkü doymaz.Ama bir avuç toprak bunu doyurur” Nitekim bir avuç toprak alıp terazinin kefesine koydu ve kemik yukarı kalkıverdi.
Gözünü toprak doyursun deyimi burdan gelir..... | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! C.tesi Ekim 24, 2009 5:34 am | |
| Endonezya nasıl müslüman oldu....? Kendi halinde bir tüccardı. Bir gün kumaşları gemiye yükledi. Endonezya'ya gitti, oraya yerleşti. İşini orada devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi. Tam da halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaat sahibi bir insandı. Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi. Bir gün geç geldi iş yerine. Eleman iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. Merak etti, sordu: - Hangi kumaştan sattın? -Şu kumaştan efendim. -Metresini kaça verdin? -On akçeye. -Nasıl olur?" diye hayret etti, -Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu?
Eleman gitti, müşteriyi buldu, getirdi. Dükkan sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, helâllik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu. -Ne demekti hakkını helâl et? Olay kısa sürede dilden dile dolaştı. Çok geçmeden kralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı. Kral sordu: -Sizin yaptığınız bu davranışı daha önce biz ne duyduk, ne de gördük. Bunun aslı nedir? -Ben, dedi tüccar, bir Müslüman'ım. İslâm dini böyle emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bir yanlışı düzelttim. Kral, -İslâm nedir, Müslümanlık nedir? gibi peş peşe sorular sordu. Birer birer sorularını cevapladı. Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin varlığını. Fazla zaman geçirmeden İslâm'ı kabul etti. Daha sonra kısa süre içinde de halk Müslüman oldu.
250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü Endonezya'nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır sadece beş akçelik kumaştı. Yapılan tek şey vardı sadece: İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı. Efendimizin müjdesi herkese açık: "Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler, sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir." Yani, asıl etkili olan söz dili değil, hal diliydi. Konuşmaktan çok yaşamaktı. Anlatmaktan ziyade davranış dilinin devreye girmesiydi.
Kaynak : Mehmet Paksu, İman Hayata Geçince | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! C.tesi Ekim 24, 2009 5:36 am | |
| AMAN DİKKAT KARDEŞLERİM......!!! Rusya’da bir ortaokul öğrencisi, bilgisayarda sürekli oyun oynamasının sonucu enfarktüs geçirerek hayatını kaybetti. Doktorlar, soyadı açıklanmayan 12 yaşındaki Sergey’in yaşadığı yoğun stres nedeniyle öldüğü sonucuna vardı. Sergey, okulların tatile girmesinin ardından hemen hemen tüm vaktini oyun salonlarında geçirmeye başladı. Her gün 12 saatini bilgisayar başında geçiren Sergey, öldüğü gün fenalaşmasına karşın bile oyuna devam etti. Ancak bayılınca bilgisayar ekranından ayrılabilen Sergey, hastaneye kaldırıldı. Stres yüzünden ilk birkaç gün hafızasını kaybeden Sergey, yapay solunum cihazına bağlandıktan 3 gün sonra hayatını kaybetti. Doktor, bilgisayar oyununda canavarlara karşı mücadele ederken yaşadığı stresin Sergey’in beynine kan gitmesini engellediğini söyledi.
ALINTIDIR.
| |
| | | Diego Yönetici
Kayıt tarihi : 27/09/09 Mesaj Sayısı : 160 Nerden : Samsun
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Paz Ekim 25, 2009 2:54 am | |
| Çok güzel hikayeler. Paylaşım için teşekkürler. | |
| | | oflierkek
Kayıt tarihi : 28/09/09 Mesaj Sayısı : 11 Nerden : ANKARA
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Paz Ekim 25, 2009 2:34 pm | |
| güzel paylaşım emeğine sağlık | |
| | | akoz61
Kayıt tarihi : 10/10/09 Mesaj Sayısı : 58 Nerden : Ankara
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Ptsi Ekim 26, 2009 4:21 pm | |
| Çok güzel hikayeler.Bilinçlendirici | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Çarş. Ekim 28, 2009 7:49 am | |
| Sana benzeyeceğim baba..... Çocuğum geçen gün doğdu... Dünyaya normal yolla geldi... Fakat yakalanacak uçaklar ve ödenecek faturalar vardı... Yürümeyi ben uzaktayken öğrendi... Ve ben farkına varamadan konuşmaya başladı... Ve büyüdükçe şöyle dedi, “-Senin gibi olacağım baba... Biliyorsun senin gibi olacağım...” ... Ve beşikteki kedi ve gümüş kaşık... Mavi küçük oğlan ve aydaki adam... “Eve ne zaman geleceksin baba?...”, “Ne zaman olur bilmiyorum, Fakat geldiğimde görüşürüz; Biliyorsun o gün birlikte iyi zaman geçireceğiz”... ... Oğlum geçen gün on yaşına girdi; “Top için teşekkürler baba” dedi; “Gel oynayalım... Bana nasıl vuracağımı öğretir misin?...” “Bugün olmaz” dedim, “Yapacağım bir çok şey var”... “Problem değil” dedi, ve yürüyüp gitti... Fakat gülümseyişi hiç bir zaman sönükleşmedi, “Onun gibi olacağım... Biliyorsun onun gibi olacağım” dedi... ... Ve beşikteki kedi ve gümüş kaşık... Mavi küçük oğlan ve aydaki adam... “Eve ne zaman geleceksin baba?...” “Ne zaman olur bilmiyorum, Fakat geldiğimde görüşürüz... Biliyorsun o gün birlikte iyi zaman geçireceğiz”... ... Bir önceki gün okuldan geldiğinde, ona söylemek istedim, “Oğlum seninle gurur duyuyorum, biraz yanıma oturur musun?...” Kafasını salladı ve gülümseyerek, “Asıl istediğim şey, baba, arabanın anahtarlarını ödünç almak; Seni sonra görürüm, verir misin lütfen?” dedi... ... Uzun süre önce emekli oldum, oğlum yanımdan ayrıldı; Geçen gün onu aradım... “Eğer bir mahzuru yoksa seni görmek istiyorum” dedim... “İsterdim baba, eğer zaman bulabilirsem” dedi... “Biliyorsun yeni işim çok karışık ve çocuklar nezle... Fakat seninle konuşmak gerçekten güzeldi baba... Seninle konuşmak çok güzeldi”... ...Ve telefonu kapattığımda, onun bana benzediğini; oğlumun benim gibi olduğunu fark ettim...
ALINTIDIR | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Çarş. Ekim 28, 2009 7:53 am | |
| Özür dilerim baba.... Bir gün adamın biri büyük bahçesi olan bir evde güzel bir hanımı ve şirin bir oğlu ile mutlu bir şekilde yaşıyorlarmış.
Derken adam bir gün son model gıcır gıcır bir araba alıp kapıya çekmiş.İşden gelmiş ve günün yorgunluğuna rağmen sık sık pencereden arabasına bakıyormuş.
Ertesi sabah 6 yaşındaki oğlu bahçede oynarken eline geçirdiği çekiçle arabaya vurmaya başlamış adam yine bir pencereden baktığı anda olayı görmüş ve hemen oraya koşmuş.
Birde adamın aklı başından gitmiş gözü dönmüş ve 6 yaşındaki oğlunun elinden çekiçi kapıp o çekiçle çocuğa -Ne yapıyorsun sen diyerek eline vurmaya başlamış.Her yer kan içinde kalınca çocuğu hemen hastaneye götürmüşler.
Uzun bir ameliyattan sonra çocuk ellerinde sargılarla çıkmış ancak ellerini kaybetmiş 2 elinide kesmişler ve yatağında babasına aynen şöyle demiş.
-Babacım arabanı parçaladığım için üzgünüm özür dilerim peki ellerim bir daha ne zaman çıkacak..
Adamda bunun üzerine kafasına silah dayayarak intihar etmiş
Geçek hikayedir... | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Çarş. Ekim 28, 2009 7:57 am | |
| Bermuda şeytan üçgeninin sırrı..... Onca yıldır merak edilen Bermuda Şeytan Üçgeni'nin sırrı çözüldü !
Bermuda Seytan Ucgeni Atlas Okyanusu'ndaki bu bolgede, ozellikle son 60 yilda bircok gemi ve ucak kaybolmus ve bunlardan geriye tek bir iz bile kalmamisti. Kimsenin aciklama getiremedigi bu esrarengiz fenomen, icinde bilimadamlarinin da bulundugu pek cok insan tarafindan "dogaustu bir takim guclerin yaptirimi" olarak algilandi ve oyle lanse edildi. Ancak, uzun yillardir devam eden arastirmalar birkac yil once bir sonuc verdi ve bu gizemli olaylarin aslinda basit bir "Doğalgaz Cilvesi" oldugu aciklandi.
Yer altindan fiskiran dogal gazlar, sadece yuksek kara parcalarindan degil,deniz ve okyanus tabanlarindan da cikarlar. Cunku deniz tabanlari da
ustu suyla kaplanmis alcak kara parcalaridir. Ancak, okyanuslar cok derin olduklarindan tabanlarinda buyuk basinclar vardir. Bu yuksek basinc altindaki bolgelerden cikmak isteyen dogal gazlar, oradaki cok dusuk isinin da etkisiyle kati hale donusurler ve "hidrat" denilen beyaz ve tebesirimsi bir madde haline gelirler. Cok derinlere dalabilen robot kameralarinin bu bolgedeki karbeyaz okyanus tabanini ve bazi gemi enkazlarini resimlemesinden sonra konuya su bilimsel aciklama getirilmistir:
Bu bolge, Gulf Stream denilen sicak su akintisinin da gectigi yerdir. Tabanin bazen isinmasi yuzunden, bu "tebesir gazlar" erir ve sudan hafif olduklari icin yuzeye dogru yukselirler. O anda, tabandan yuzeye kadar bir bosluk (vakum-girdap) olusur ve okyanus adeta delinir. O sirada oradan gecen yuzer ne varsa, derin bir kuyuya duser gibi hizla okyanusun dibini boylar.
Cunku, gazin kaldirma kuvveti gemileri tasiyacak guce sahip degildir. Gaz yukselmesi sona erince bosluk tekrar suyla dolar ve geriye hicbir iz kalmadan kocaman gemiler kilometrelerce derine gomulmus olurlar.
Ucaklarin duserek kaybolmasi ise gene ayni sebeptendir. Yuzeye cikan dogal gazlar , havadan da hafif olduklari icin yukselmeye devam ederler. Bu kez vakum , bolgenin uzerindeki atmosferde olusur. Oradan tesadufen gecen bir ucak hemen irtifa kaybeder ve motorlari durur. Cunku, motorlardaki benzinin yanmasi icin oksijene ihtiyac vardir ve o boslukta hava olmadigi icin oksijen de olmaz. Boylece ucak da, hizla okyanus tabanini boylar. Meğer ki onca yıldır merak ettiğimiz Bermuda, sadece doğalgaz yüzünden böyle gizemli bir hal almış. | |
| | | Diego Yönetici
Kayıt tarihi : 27/09/09 Mesaj Sayısı : 160 Nerden : Samsun
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! Çarş. Ekim 28, 2009 8:09 am | |
| Paylaşım için teşekkürler. 2. hikayenin gerçek olması üzücü. | |
| | | KuSi Super Moderator
Kayıt tarihi : 18/10/09 Mesaj Sayısı : 37 Nerden : izmir
Yönetici :
| Konu: Geri: İlginç Hikayeler.....! C.tesi Ekim 31, 2009 5:43 am | |
| Eden bulur......
"Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizin yaptığı (işler) yüzündendir" [Şura, 30]
Portekiz'de 27 yaşındaki Sophie Lagoa ismindeki bir kadın sürücü, sarhoş bir vaziyette araba kullandığı gerekçesiyle trafik polisleri tarafından yakalanarak mahkemeye sevk edilir.
Kadın, oldukça ağır olan bu trafik cezasından kurtulabilmek için sahasında çok iyi bir avukat olan Eduardo Borja ile anlaşır. Avukat, bütün meslekî marifetlerini kullanarak bayan Sophie'yı ceza almaktan kurtarır.
Başına gelen musibetten ders alıp uslanmayan Sophie Lagoa, beraatini kutlamak için bir bara gidip sarhoş oluncaya kadar içer. Daha sonra da yine sarhoş vaziyette direksiyonun başına geçer. Ve o sarhoş kafayla yolda giderken bir vatandaşa çarparak onu yirmi metre kadar arabasıyla sürükler. Perişan vaziyette hastaneye kaldırılan adam bütün müdahalelere rağmen kurtarılamayarak ölür.
Bayan Sophie Lagoa, hapishanenin yolunu tuttuktan günler sonra, arabasıyla çarparak ölümüne sebep olduğu adamın, kendisini sarhoş araba kullandığı gerekçesiyle ceza almaktan kurtaran avukat Eduardo Borja olduğunu öğrenecektir.
En son KuSi tarafından C.tesi Ekim 31, 2009 6:07 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | | İlginç Hikayeler.....! | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |